KARABÜK (TİHA) – Safranbolu’da Veysel Diker’in yazmış olduğu ‘Ortadaki Oyun’ adlı gösteri, Altan Erkekli’nin de eşlik etmesiyle Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nde sahnelendi.
30 Nisan Salı günü saat 20.00’de Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nde sahnelenen ve iki perdeden oluşan oyuna yoğun bir katılım gösterildi. Seyircilerin de sahnede yer aldığı 120 dakikalık komedi oyunundan önce TİHA muhabiri Zehra Türker, Veysel Diker ve Altan Erkekli ile röportaj gerçekleştirdi.
Röportajımıza Altan Bey ile başladık.
Mesleğe başlamanızdaki en önemli etmen ne oldu sizin için?
İngilizce öğretmenim Esen Şentürker benim yeteneklerimi görüp, bunların tiyatro sahnesinde aktarmamızın daha çok bana mutluluk vereceğini ve meslek olarak da çok doğru bir yol olduğunu söyledi. “Çünkü senin yolun bu olmalı.” diye bir keşifte bulundu, yol gösterdi. Beni, yolumu aydınlattı. En önemlisi bu oldu. Onu çok sevdiğim ve ona söz verdiğim için tiyatro serüvenine başlamış oldum.
Geriye dönüp baktığınızda sergilediğiniz tiyatro vs. sinema oyunlarında kendinizle gurur duyduğunuz herhangi bir sahne oldu mu?
Hepsini zaten seçerek yaptığımız için dostların ve evlatların gibi oluyor, sıra dışı bir şeylerin içine girmiyoruz. Belli ilkelerimiz ve dünya görüşüne göre hareket ettiğimizden dolayı meslekte de yolumuzu belirlediğimiz için yaptığım bütün her şeyi çok seviyorum. Daha öncekilerden bahsedecek olursak, üniversite birinci sınıfta profesyonel tiyatroya alındığımda 18 yaşındaydım, ilk oynadığım ‘Maksin Lorken Ana’ adlı oyundu. O oyunla Ankara Sanat Tiyatrosu’na geçiş oldu. Çeşitli oyunlar, önemli roller ve çoğunda başrol olmak üzere yaklaşık 75’e yakın final oyununda yer aldım. Tek kişilik eğride ‘İnadına Yaşamak’ oyunu, oyunculuktaki serüvenin en mertebesine eriştiğim noktalardan bir tanesiydi tiyatroda. Sinemada da geniş kitlelerle tanıştığım Vizontele filmiydi.
Veysel Bey ile ne zaman çalışmaya başladınız?
7 yıl önce TRT dizisindeydik. Oradaki çalışma arkadaşlığımızın içinde sohbet ederken bu anıları biriktirdik. Veysel’in drama tutkusu ve onun söylediği altın kelebekte ödül aldığı halk musikisi, halk türküleri konusundaki silisinden parçalarla kolaj yaptı. Ortadaki oyun da 3 yıl önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi bizden bir oyun istedi, ramazan eğlencesi için. Veysel oturdu bu müzikli oyunu yazdı. 3 yıl önce ramazanda başladık ve hala devam ediyoruz.
Röportaja Veysel Bey ile devam ettik.
Ortadaki oyunu yazarken herhangi bir durumdan esinlendiniz mi?
Ben bir aktarıcıyım, hayat aktarıcısı olduğumu düşünüyorum. Hayattan aldıklarımı, hissettiklerimi yazma, oynama, söyleme metotlarıyla aktarmak gibi bir yolculuğa hocamla birlikte baş koydum. Özellikle eklemek isterim: Avusturya’da bir turnedeydik bir yemeğe gitmiştik Orada bir şarkı söyledi hoca; bu oyunun omurgasını, bel kemiğini duygusal olarak oluşturdu. Bende oyunun önünü, arkasını doldurmuş oldum. Böyle bir yolculuk ve devam ediyor.
Sizce tiyatrosuz bir hayat düşünmek mümkün mü?
Tabii ki tiyatrosuz olmaz. İnsanın ilk olduğu zamandan beri tiyatro vardı. İnsanlığın sonuna kadar tiyatro olacak. Tiyatro bir hayat simülasyonu, yani tiyatroyu sahnede simüle ediyoruz insanlara, bakın böyle hayatlar var diyoruz. Hayat olduğu sürece de tiyatro olacak. Çünkü tiyatro hayattan ayrı bir şey değil.
Tiyatro sizin için ne ifade ediyor?
Kendini iyi ifade etme, mutlu olma, yaşamak için en büyük amaçlardan biri. İyi bir anlatım ve iğneleme aracı. Gerçek hayatta söyleyemediklerimi oyun aracılığıyla söylüyor olmak benim için çok önemli. Tiyatro o anlamda benim için kalbimin, ruhumun tercümanı oluyor. Kısaca tiyatro benim her şeyim.
Ortak sorumuzda, Altan Bey ve Veysel Bey’e mikrofon uzattık.
Oynamış olduğunuz ortadaki oyun kitleniz tarafından nasıl karşılandı?
Güzel karşılandık gayet iyi geçti. 3 gün önce Sakarya’daydık. Yaş grubu olarak 6 yaşındaki izleyicimiz de vardı 70 yaşındaki izleyicimiz de vardı. Çok mutluydular, tebrik ettiler ve eğlendiler. Kendilerini buldular ve eleştirdiğimiz her şeye katkılarda bulunarak bizleri çok mutlu ettiler. Yani o mutluluk tamamen seyircinin her şeyi aldığının bize geçmesidir. Onun için biz de mutluyuz. Şu anki oynadığımız oyun, Türk tiyatrosunun orta oyun geleneğinin bir temsilcisi olarak, bu anlamda da geleneği yaşatmak açısından da bence çok önemli bir misyon. Kavuklu ve Pişekar ikilisinin bugüne evrilmiş ve bugünün dertleriyle yoğrulmuş, Türk tiyatrosu adına bence çok önemli bir misyon üstlenmiş vaziyetteyiz.
Editör: Sudem Orbay