KARABÜK (TİHA) – Karabük İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürü Yasin Erdem, mesleğinin detaylarını, zorluklarını, yaptığı yurt dışı görevlerinde edindiği tecrübelerden ve yaşadığı zorluklardan bahsetti.
Kariyerinin bir bölümünde savaş muhabirliği yapan Erdem, TİHA muhabiri Emin Şengül’ün sorularını yanıtladı.
“GAZETECİ OLMAK ÇOCUKLUK HAYALİMDİ”
Ajans muhabirliği hakkında bilgi verir misiniz? Size kazandırdıklarını bizimle paylaşır mısınız?
Ajans muhabirliği, bir gazete ya da televizyon muhabirliğinden biraz daha farklı. Çünkü ajans muhabirleri hem yerel, hem ana yayın akımını besleyen haberler üretir. Her ilde televizyon kanallarının muhabir bulundurması zor olduğundan ajans muhabirliğine ihtiyaç duyulmuştur. Tabii ajans muhabirliği bu noktada meşakkatli ve yorucu bir meslek hâline dönüşüyor. Çünkü çalışma süresi bağlamında iş yoğunluğu oluyor. Mesai mefhumu olmuyor. Özellikle hem ana akım, hem yerel bazdaki gazete, radyo, televizyon ve dergi gibi iletişim araçlarını besleyen faktör ajanslardır. Bu bağlamda ajans muhabirliğinin önemi artmaktadır. Mesleğin bana kazandırdıklarına gelecek olursak, özellikle büyük bir ajansta görev yapmak benim için en büyük kazanımlardan bir tanesi. Gazeteci olmak, bunu başarmak çocukluk hayalimdi. Heves ve arzum beni, bu mesleğin en üst rütbesi olarak gördüğüm savaş muhabirliğine kadar yükseltti.
“FOTOĞRAF VE BAŞLIK HABERİ OKUTUR”
Ajans muhabiri hangi özelliklere sahip olmalıdır?
Ajans muhabiri her konuya vâkıf olmalı. Spora, ekonomiye gerekirse polis ve adliye işleri gibi asayiş olaylarına… yani ajans muhabiri birçok alana hâkim olmalıdır. Bir muhabirin araştırmacı muhabir olma özelliği, genelde adliye ve polis olaylarında ortaya çıkar. Bu unsurların yanında fotoğraf çekim tekniklerini ve haber yazmasını iyi bilmesi gerekiyor. Zira haberlerin en önemli unsurlarından bir tanesi fotoğraf ve başlıktır. Fotoğraf ve başlık haberi okutur.
“KENDİMİZİ YENİLİYORUZ, YENİLEYEREK DE AYAKTA KALIYORUZ”
Teknolojinin gelişimi Ajans muhabirliğinde değişikliğe neden oldu mu?
Bu işin zevki önceden daha iyiydi. Çünkü bir heyecan oluyordu. İnternetin çok nadir olduğu yerler vardı. Çok büyük olaylarda data kullanıyorduk. Ya telekom üzerinden ya da PTT üzerinden yapıyorduk. Ya da taksi tutup en yakın datanın olduğu yere gidiyorduk. Fotoğraf çekiyorduk, sabah fotoğrafçının önünde dükkanın açılmasını bekliyorduk. Cihazın ısınıp fotoğraf yapıp Skyner’dan taranıp onu ulaştırmanın yollarını arıyorduk. İnternete bağlanmak için dakikalarca uğraşırdık. Ama günümüzde android cihazların çıkması ve teknolojinin gelişmesi birçok şeyi hızlandırdı. Günümüzde cep telefonuyla anında bir olayı çekebiliyoruz, o olayı anında sosyal medyadan paylaşabiliyoruz. Tabii gelişen teknolojiye de mecbur ayak uydurmak zorunda kalıyoruz. Bu durumda biz de kendimizi yeniliyoruz ve yenileyerek de ayakta kalmayı başarıyoruz. Teknolojiye ne kadar ayak uydurursak o kadar getirilerinden yararlanıyoruz.
Mesleğinizde zorlandığınız durumlar oldu mu?
Tabii ki zorlandığım durumlar oldu. Özellikle savaş alanında ve çatışma bölgesinde sıkıntı yaşadığım oldu. Ya da Türkiye’de herhangi bir olayda saldırıya uğrayabiliyoruz. Kovalıyorlar, peşimize düşüyorlar, tehdit edilebiliyoruz.
“SURİYE’DE ARAPÇA ÖĞRENDİM”
Muhabir olduktan sonra hayatınızda değişiklikler oldu mu?
Bu meslek sayesinde yurt dışında görev yapma, farklı ülkeleri görme ve farklı kültürler tanıma fırsatım oldu. Sadece Orta Doğu ve Afrika değil, Avrupa’da da yer aldım. Gerek gezi olsun, gerekse farklı programlarda olsun, Avrupa’yı da görme şansım oldu. Bir gazeteci, başka bir ülkede uzun bir süre kaldığı zaman olayları anlaması için o ülkenin dilini bilmek zorunda kalıyor. Bu zorunluluktan dolayı Suriye’de Arapça öğrendim. Bu işi yapmak isteyen öğrencilere de anlatmak istediğim tam olarak bu. En az bir dil bilmeleri lazım. Bunun için gidebiliyorlarsa yurt dışı programlarına katılsınlar. Başka ülkede dil öğrenimi daha kolay oluyor. Ama gidemiyorlarsa bir şekilde en az bir dil öğrenmeleri gerekiyor.
“2 AYLIĞINA GİTTİM 7 AY KALMAM GEREKTİ”
Yaptığınız yurt dışı görevlerinde yaşadığınız zorluklar ve edindiğiniz tecrübelerden bahseder misiniz?
İlk görev yerim Suriye’ydi. Tam Irak Savaşı’nın başladığı zaman Suriye’ye gittim. 2 aylığına gittim, 7 ay kalmam gerekti. Suriye’deyken, bir taraftan Irak-Amerika Savaşı devam ederken bir taraftan da Arap-Kürt çatışmaları başladı. Bir maç esnasında Arapların Saddam’ı desteklemesi, Suriye’deki Kürtlerin de Bush’u desteklemesinden dolayı başlayan bir kıvılcımla, tüm ülkeye yayılan Arap-Kürt çatışması başlamıştı. Tabii o çatışmaların arasına girmek, can güvenliğinin olmaması… böyle bir durumda rahat hareket edemiyor, kafamıza göre iş yapamıyorduk. Bir yere gitmek için Enformasyon Bakanlığından izin almak zorundaydık. Ardından Irak’a gittim. Irak tamamen bir savaş ülkesi. Amerikan Savaşı var. Orada her şey daha farklı.
“İKİ KEZ ÖLÜMDEN DÖNDÜM”
Şans eseri Irak’ta iki kez patlamadan kurtuldum. İki kez ölümden döndüm. Allah’ın hikmeti. Bir yere gitmek istediğimiz zaman yerde mayın ya da patlayıcı var mı bilmiyorduk. Türkiye’de bazı terör olaylarına şahit oluyoruz. Ama savaş tamamen farklı. Çünkü ülkeler arası olan bir şey. Yani sivili de ölüyor, gazeteci de ölüyor. Bugün Filistin’de, İsrail’in yaptığı saldırılarda şu ana kadar çok sayıda gazeteci öldürüldü. Zor bir meslek aslında. Ama bu mesleği yaparken bir taraftan da kamu vicdanı taşıyorsun. Yani orada yaşananları kamuya, dünyaya aktarmaya çalışıyorsun. Zor günler oldu. Bu bahsettiğim olaylar yaklaşık yirmi sene önce oldu. O günkü şartlarla bugünkü şartlar farklı. Bir savaş bölgesinde görev yapmak hakikaten zor.
Afrika’da ayrı bir zorluk vardı. Orada farklı bölgeler vardı. Bir yere ulaşmak için iki ayrı hükümetten izin almak zorundaydık. Aynı devlet içerisinde iki ayrı hükümet tarzı bir durum vardı. Mesela Sudan’da görev yaptım. Darfur’a gideceksem hem Sudan hükümetinden hem de Darfur’daki özerk bölgeden izin almak gerekiyordu.
“SADDAM HARİÇ BÜTÜN MÜSLÜMAN COĞRAFYASI LİDERLERİNİ GÖRDÜM”
Yurt dışı görevi yaptığım zaman şimdiki cumhurbaşkanımız başbakandı. Arap Birliği, zirvesine gelmişti. Bu vesileyle Arap liderlerini orada görme şansım oldu. Saddam hariç bütün Müslüman coğrafyasının liderlerini gördüm. Karabük gibi bir yerden çıkıp böyle büyük bir organizasyonda gazetecilik yapmak benim için ayrı bir kazanımdı.
Editör: Halil Tükenmez